IQNA

Ku'an-ı Kerim ve felsefenin ortak hedefleri

12:09 - August 28, 2022
Haber kodu: 3477204
Kur’an, akıl ve ilmin sonucunu vurgular ve insanların öğrendikleri, hikmet olarak ortaya çıkıyorsa değerlidir. Bundan yola çıkarak felsefe ile Kur’an’ın amacı ortak bir hedefe ulaşmaktır. Bu da sıradan insanların akıllı bilge ve ahlaklı bir insan olmasına yardımcı olmaktadır.

İranlı Müslüman filozofların geleneğinde, Yunanistan’da içeriği felsefeye çok yakın olan hikmet tanımları sunulmuştur. Örneğin, "Hikmet, gerçeğe uygun doğru önermelerdir ve bunlara inanmak, insanın mutluluğa ulaşması için gerekli bir koşuldur" denilmiştir. Bu tanım, modern öncesi dönemde elde edilebilecek tüm bilgileri içeriyordu. 

Bu anlamda hikmet ve felsefe aynıdır ve teorik ve pratik olmak üzere ikiye ayrılır. Ancak yüzyıllar öncesinden kalan bazı metinlerde hikmet ile felsefe arasında bir ayrım vardır. Bu farklılığın kökleri İslam dini geleneğinde olduğu kadar eski İran düşünce geleneğinde de yatmaktadır.

Felsefe Yunanca, fakat hikmet Arapça bir kelimedir. Bir filozof bilgi aşığıdır ve felsefenin özü akıl yürütme ve akılcılıktır. Hikmet, ilim ve akılcılığı da  içinde barındırır ve onda akıl yürütme de vardır.

Filozoflar, hikmetin herhangi bir vehimden yoksun olduğunu söylerler. Açıka söylememiz gerekirse , felsefe ve hikmet arasındaki fark hikmetin felsefe yapmanın sonucu olmasıdır. Bir kimse, filozofların bütün terimlerini öğrenip bütün kitaplarını okuyup da bunları hayatında, düşüncesinde ve inançlarında fiilen kullanmıyorsa, felsefe onun için faydalı olmamıştır.

Felsefe, insanın davranış, söz ve eylemlerinde kendini gösterdiği kadar Hikmete dönüşür. Hikmetin bu anlamı, sadece ahlâki bilgiyi değil, pratik bir şekilde ahlâkı da içerir. Aslında hekim kişi yani hikmet sahibi, felsefenin amacını tam olarak gerçekleştirmiş ve bilgeliği kullanarak sürekli kendini geliştirmeye çalışan kişidir.

Kur'an-ı Kerim'in hiçbir yerinde felsefe ya da filozof kelimesi geçmemektedir. Ama hem hikmet hem de hekim kelimesi geçmektedir. Kur'an'da hekim Allah'ın bir sıfatı olarak geçmektedir. Kur'an müfessirleri Allah'ın yaptığı her şeyin en mükemmel olduğunu, evrendeki sistemin ve O'nun tüm yarattıklarının güzel olduğunu söylemişlerdir. Allah için hekim sıfatı bu anlamdadır.

Hikmetin iki anlamı vardır. 1) Fiilin kalıcılığı ve devamı  2) Failin güzel işi yapıp çirkin işi yapmaması durumu. Yüce Allah birinci manaya göre hekimdir. Zira onun fiillerinde hiçbir eksiklik ve noksan yoktur. Yüce Allah ikinci manaya göre de hekimdir. Zira, iyi ve kötüyü tanır. İyi işi yapıp kötü işi yapmama gücüne de sahiptir. Mutlak (koşulsuz) olarak kanidir ve kötü işi yapmaya da hiçbir ihtiyacı yoktur.

Bakara suresi 129. ayetinde şöyle buyurulmaktadır: "Soyumuzdan, onlara senin âyetlerini okuyacak, kitabı ve hikmeti öğretecek, onları arındıracak bir elçi çıkar rabbimiz! Çünkü yalnız sensin kudret ve hikmet sahibi".

Bakara suresi 231. ayetinde şöyle buyurulmuştur: "Çünkü rabbi ona, "Bana teslim ol” buyurmuş; o da, “Âlemlerin rabbine teslim oldum” demişti".

Al-i İmrân suresi 164 ayetinde şöyle buyuruluyor: "Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın âyetlerini okuyan, onları arındıran, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Hâlbuki daha önce onlar, apaçık bir sapkınlık içinde bulunuyorlardı".

Kur'an, hikmetin sonucunun altını çizer. Yani insanoğlunun öğrendiklerini, Allah’ın amaçları doğrultusunda (elçilerin gönderilmesinden ve vahiyden vb.) uygun olarak kullanırsa ve hikmet olarak tecelli ederse değerli olabilir.

Burada Kur'an-ı Kerim'in ve felsefenin amacının ortak bir noktada birleştiğini, yani sıradan insanın bilge, sağduyulu ve ahlaklı bir insan olmasına yardımcı olduğunu anlamak zor değildir.

Bu kesinlikle, örneğin felsefenin insanları namaz kılmaya yönlendirmek istediği veya Kur’an’ın tüm insanları düşünür ve filozof yapmak istediği anlamına gelmez. Bunların hiçbiri doğru değildir.

Felsefe ve Kur’an insan eğitimi üzerinde ahlaki standartlara riayet eder. Ancak hem Kur’an hem de felsefe hayatın anlamını anlayan, hayatın temel meseleleri üzerinde düşünen, akılcı kararlar veren, kendi türünün kanını dökmeyen ve başkalarının haklarını çiğnemeyen bir insanın yetiştirilmesi ihtiyacını vurgulamıştır.

Kaynak: Araştırmacı ve felsefe öğretmeni Ali Mehcur'un IQNA ile röportajından alınmıştır.

4074459

captcha