Şeytan’ın Allah’a itaat etmeyi reddetmesi ve Hz Adem’e (a.s) secde etmemesi hikayesi, hatırlanması gereken önemli noktaları olan bilinen bir hikayedir.
Allah A’râf suresi 11. ayetinde şöyle buyuruyor: “Andolsun sizi yarattık; sonra size şekil verdik; sonra da meleklere, “Âdem’e secde edin” diye emrettik. İblîs’in dışındakiler secde ettiler. O secde edenler arasında yer almadı.”
Allah meleklere Hz Adem’e secde etmelerini emretti. Yani Adem için bana secde edin. Adem’e değil. Ancak şeytanının inkardaki aceleciliği, Allah’ın emrini doğru dürüst anlamamasına neden oldu. Bu itaatsizliği yüzünden Allah’ın rahmetinden mahrum kaldı.
Kendini beğenmişlik ve yersiz özgüven, Şeytan’ın insanı saptıran ve düşüşüne zemin hazırlayan en güçlü tuzaklarından biridir. Kendisinde bu özelliği taşıyan kimse, durumu tahlil etmede hata yapacak ve yıkıma doğru ilerleyecektir.
A’râf suresinin 34. ayeti:” Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler.”
Allah bu ayette hiçbir milletin ebedi olmadığını açıkça belirtmektedir. Nasıl ki hiçbir insan sonsuza kadar yaşamayacak ve belirli bir zaman sonra ecelinin geleceği gibi milletlerin ve insan topluluklarının da belirli ve sınırlı bir hayatı vardır.
Hayat ve ölüm kanunu insanlara özgü olmayıp toplumların ve ulusların yaşamını ve ölümlerini de yönetir. Toplumları ve milletleri ölüme götüren şey, hak ve adalet yolundan sapmak, zulme ve adaletsizliğe yönelmek, dünyevi zevklere ve lükslere fazla önem vermelerinden kaynaklanır. A’râf suresi 51. ayeti: “O kâfirler ki, dünya hayatı onları aldattı, dinlerini bir eğlence ve oyun edindiler. Onlar, bu günlerine ulaşacaklarını unuttukları ve âyetlerimizi bile bile inkâr ettikleri gibi biz de bugün onları unuturuz.”