IQNA

Hz. İmam Musa Kazım'ın şehadeti

16:07 - February 16, 2023
Haber kodu: 3479332
Hz. İmam Musa Kasım'ın şehadeti dolayısıyla siz değerli okuyucularımıza tesliyet arz ederek o yüce şahsiyetin kısaca hayatını paylaşıyoruz.

İmam Kazım (a.s) sefer ayının yedisinde hicri 128 yılında Mekke ve Medine arasında yer alan “Ebva” köyünde dünyaya geldi ve meşhur görüşe göre 183 veya 181, 186, 188 yılında Harun Reşit’in zindanında zehirlenip şehadete erdi. Bağdat’ın batı yakasında Kureyş Mezarlığı diye meşhur olan bir mezarlıkta toprağa verildi. Elbette bugün o bölgenin adı Kazımeyn şehridir. Şeyh Mufid şöyle demektedir: Bu mezarlık geçmişte Beni Haşim, kabile reisleri ve eşrafın defnedildiği yer idi. İmam'ın (a.s) annesi adı Endülüslü Hamide’dir.

Öfkesini yutan (Kâzım) ismiyle tanınan İmam Musa b. Cafer (a.s), Müslümanların Resulullah'tan (s.a.a) sonraki imamlarının yedincisi, İslâm dünyasının rabbanî hidayet önderlerinden ve insanlık dünyasının irfan ve marifet güneşlerinden biridir.

Hiç kuşkusuz o, Resul-i Ekrem'in (s.a.a) Kur'ân'la birlikte anıp eşdeğer saydığı, akıl sahipleri için önder olarak nitelendirdiği, kurtuluş gemisi, kulların güvencesi ve memleketlerin dayanağı olarak tasvir ettiği temiz bir nesildendir.

İmam Musa b. Cafer (a.s), hicrî 128 tarihinde, Emevî döneminin sonunda dünyaya geldi ve Nebevî hilafet adıyla İslâm topraklarında fesat çıkaran bu ailenin çöküş günlerine tanık oldu.
Aynı şekilde, "Âl-i Muhammed'den Razı Olunan" sloganı altında gerçek çehrelerini gizleyip insanları aldatan ve bu yolla İslâm âleminin önderlik makamını işgal eden Abbasî yönetiminin kuruluş günlerini de gördü.
Mübarek ömrünün iki dönemini babası İmam Cafer Sadık'ın (a.s) himayesinde yaşadı. Kerem sahibi babasının ilimlerinin ve rabbanî medresesinin gölgesinde büyüdü. O ilim ve medrese ki, İslâm âlemini, daha doğrusu bütün insanlık âlemini aydınlatıcı bir etkinliğe sahipti.
Dolayısıyla İmam Musa Kâzım (a.s) es-Seffah'ın ve hicrî 148. yılının şevval ayının yirmi beşince gönünde babasını öldüren el-Mansur'un yönetimlerine tanık oldu. Böylece babası İmam Cafer Sadık'tan (a.s) sonra çok zor bir dönemde, hayatından endişe edilen bir ortamda imamet makamına geldi.
İmam Musa Kâzım'ın (a.s) âlimler ve öğrencilerle dolup taşan ilim medresesi, İslâm açısından kültür ve medeniyet alanında (başkalarına karşı) meydan okuyordu. Bu medrese, İslâm toplumunu etkilemeye başlayan yabancı kültürlerin karşısında duruyordu, büyük âlimler ve müçtehitler yetiştiriyor, İslâmî ve insanî ilimlere dair eğitsel metodun belirginleşmesini sağlıyordu.
Rabbanî faaliyetler üzerinde yoğunlaştığı için Abbasîlerin baskı ve şiddet esaslı politikalarına teslim olmuyordu. Çünkü içinde bulunduğu durum, onun İslâmî risaleti ve devleti yıkılmaktan korumasını, ümmetin kimliğini gerçekleştirmesini ve günbegün artarak devam eden tehditlere karşı salih cemaati korumasını gerektiriyordu.

Bu büyük İmam (a.s), sürekli risalet ve akide çizgisi üzerinde direnmiş, sebat ederek mücadele etmiştir. Bu uğurda hiçbir kınayanın kınamasından korkmamıştır. Hicrî 183 veya 184 senesinin recep ayının yirmi beşinci gününde zehirlenerek şehit edildiği güne kadar sahip olduğu her şeyi ve hayatını Allah yolunda, Allah sözünün, dedesi Muhammed Mustafa'nın (s.a.a) dininin yücelmesi için harcamıştır.

Etiketler: İmam Musa kazım
captcha