IQNA

Şehit Mutahhari'nin eşi Azem Ruhani'nin ardından...

10:54 - March 01, 2023
Haber kodu: 3479472
Azem Aliye Ruhani hanım göz önünde bulunmayı tercih etmiyordu. Röportaj vermeden önce de iki şartı bulunuyordu, fotoğrafçı olmayacak ve siyasi meselelere girilmeyecekti...

Şehit Mutahhari'nin eşi Azem Ruhani'nin ardından...Geçtiğimiz hafta Azem Aliye Ruhani’nin vefat haberini aldık. İmam Humeyni’nin hakkında “ömrümün meyvesi” dediği ve inkılabın mimarlarından olan Şehit Murtaza Mutahhari’nin hayat arkadaşının nasıl biri olduğu ve şehit ile olan hatıralarını okumaya koyuldum. Birçok kitabı Türkçeye de kazandırılan Murtaza Mutahhari’nin eşine olan yaklaşımı ve hatıraları yine yeniden “şehit olarak yaşamayan şehit olarak ölemez” sözlerini hatırlattı…

Öncelikle Azem hanım çok göz önünde olan ve sürekli röportaj veren biri değildi. Kendisiyle röportaj yapmayı başaran bir gazeteci ilk etapta kendisinin de röportaj teklifini kabul etmediğini, sonrasında büyük oğlu Ali Mutahhari’nin tavsiyesi üzerine kabul ettiğini söylüyor. Röportaj vermeden evvel de iki şartı bulunuyor Azem hanımın… Fotoğrafçı bulunmayacak ve siyasi meselelere girilmeyecekti…

15 yaşında Murtaza Mutahhari ile evlendiğini söyleyen Azem hanım, Murtaza Mutahhari’nin babasının talebesi olduğunu da ekliyor. Evlendiği zaman ortaokula giden Azem hanıma şehit ısrarla okula devam etmesini söylese de Azem hanım liseyi bitirdikten sonra eğitim hayatına devam etmiyor. Hatta Murtaza Mutahhari kendisine “yemekleri bile ben yaparım sen yeter ki lisansını da bitir” dediği halde Azem hanım devam etmiyor.

Şehit Mutahhari’nin mücadele dolu yıllarından bahseden Azem Aliye hanım birkaç kez şehidin zindana atıldığını söylüyor. Bir gün Narmak’ta konuşma yaptıktan sonra hemen o gece SAVAK’ın evlerine geldiğini söyleyen Azem hanım olayın devamını şöyle anlatıyor: “O gece hastaydım. Kapı çaldı ve SAVAK’ın adamları geldi. Tam kapıyı açacakken Mutahhari bey müsaade etmedi ve önce abasını ve imamesini giymek istediğini söyledi. O abasını giymeden, hemen abasının içinde bulunan not defterlerini ve kağıtlarını aldım. Çünkü plan ve programı ve kendisine yardımcı olan bazı kişilerin isimleri sürekli yanında bulunuyordu. Bunu bildiğim için o an hızla onları aldım. Kendisi o an fark etmemişti. Daha sonra zindana atıldığında yapacaklarının listesinin ve dostlarının isimlerinin SAVAK’In eline geçtiği korkusunu yaşamıştı. Fakat sonra benim onları aldığımı anlayınca bana hayır duaları etti. Sürekli bu olaydan ötürü bana teşekkür ediyordu.”

Azem hanım o gece şehidi götürdükten sonra SAVAK’ın adamlarının kendi evlerini de aradığını ama şehide ait notlarını, dağıtılmak üzere bekleyen bildirilerini önceden komşusuna verdiği için bir şey bulamadıklarını söylüyor… Allah rahmet etsin…

Ayrıca şu konu da dikkate değer… Azem hanım, şehidin muhaliflerle çok yumuşak konuştuğunu sürekli “gelin karşılıklı konuşalım, sizin sözünüz hak ise kabul edeceğim” dediğini ekliyor. Ayrıca fikirlerine en karşı olanlara bile “azizim, evladım” diye hitap ettiğini de belirtiyor…

Mutahhari’nin siyasi konularda da son derece aktif olduğunu söyleyen merhume Azem hanım bunu şu ifadelerle açıklıyor: “Mutahhari bey siyasi konularda çok aktif olmasına rağmen insanlar bu yönünü pek bilmiyordu. Mutahhari’nin de Allame Tabatabai gibi siyasi konulara girmediğini düşünülüyordu. O zamanlarda “Günümüz Kadını” adıyla çıkan bir dergi vardı. Dergide Mehdevi adında birinin İslam karşıtı makaleleri yer alıyordu. Alimler o zamanlar o dergide yazamazken Mutahhari bey İslam’da Kadın Hakları üzerine yazdığı makaleleri yayınladı. O tarihte bu makaleler ülkede en çok okunan makalelerden olmuştu…”

Azem hanım Murtaza Mutahhari’nin şehadet haberini nasıl aldıklarını da şöyle anlatıyor:

"Bir gün Yadullah Sehabi bey arayarak Mutahhari beye suikast düzenlendiğini ve hastaneye gitmemizi söyledi. Hemen oğlum Ali ile hastaneye gittik ilk başta yalnızca yaralandığını söylediler, sonrasında iki kadın Mutahhari’nin hayatını kaybettiğini söyledi. O anda “Allah’a şükürler olsun bizim ailemize de şehadet nasip oldu!” dedim. Ali hastanede arabamızın anahtarını kaybetmişti. Dönüşte bir araba çevirdik ve paramızın olmadığını eve vardıktan sonra kendilerine para vereceğimizi söyledik, onlar da kabul etti. Kim olduklarını bilmiyorduk belki de Halkın Münafıkları örgütündendiler… Ama baktık ki kendi aralarında üzüntü içerisinde Mutahhari’nin şehit olduğunu konuşuyorlar. Yine de kendimizi tanıtmadık. En son evimize vardığımızda ve evin önündeki kalabalığı gördüklerinde bizim kim olduğumuzu anladılar.”

Azem hanım dikkate değer şu olayı da ekliyor sözlerine:

“O gün oğlum Muhammed rüyasında babasını gördüğünü ve Mutahhari’nin kendisine “benim katilim yeşil giysili biri” dediğini bana anlattı. Bir süre sonra şehidin katilini buldular ve bizi Evin hapishanesine çağırdılar. Girdiğimiz oda şehidin şehadet fotoğraflarıyla doluydu. İçeride yeşil kıyafetli biri vardı, oğlum Muhammed ağlamaya başladı ve “İşte babamın katili bu!” dedi. Oradakiler şaşırarak katile bu yeşil kıyafeti nereden aldığını sordu, o da dün akşam annesinin getirdiğini söyledi.”

 Azem hanım katilin Iraklı olduğunu ve ağlayarak pişman olduğunu söylediğini de ekliyor sözlerine. Ama elleri mübarek bir kana bulaşmıştı…

Şehidin 11 yaşından 57 yaşına kadar abdestsiz bir bardak su bile içmediğini söyleyen Azem hanım şehidin kendisinin öğretmeni ve yol göstericisi olduğunu da vurguluyor. Ne mutlu ki kavuştular…

Allah ikisine de rahmet etsin…

captcha